3 Kasım 2011 Perşembe

Hévíz, Macaristan

Macaristan´i sevmemin bircok nedeninden ilki, 10 sene önce Macar polisinin trende pasaport kontrolünde bize sabah Türkce Günaydin demesiydi. Bende ayri bir yeri var.





Esimin dogumgünü dolayisiyla uzun haftasonu icin Macaristan güneyinde Balaton Gölü´nün kuzeyindeki Hévíz kasabasinda 2 gecelik yer ayirttik, 90 euro 2 kisi yaklasik 70 metrekarelik bir evdi, kahvalti da dahil 96 euro ödedik. Cok memnun kaldik. ihtiyacimiz olmamasina karsin mutfagi da vardi evin. Otopark da bedavaydi.



Hévíz´e gitmemizin nedeni kasabadaki kücük, dogal termal göl. Az biraz radyoaktif bir göl, o nedenle 20 dakikadan fazla kalmamayi öneriyorlar, biz de kaldigimiz 3 gün boyunca 2 kez gittik termale. ikisinde de 2´er saat kaldik, bu 2´ser saatte de 3 defa 20´ser dakika göle girdik. Göl kendiliginden sicak kaliyor, biz ordayken hava eksi 2 arti 10 arasi degisiyordu, fotograflarda da göreceginiz gibi gölün ortasina termal bir kompleks yapilmis, kiyida istediginiz tarifi secip tesise giriyorsunuz (1250´den 8500 Macar Forintine - 4,5 avrodan- 28 avroya kadar secenekler var), biz 16 Kasim´a kadar olan Indian Summer diye en hesapli ve bize uygun olan biletten aldik. Bunun disinda icinde bir masaj da secebileceginiz tüm günlük, haftalik veya 4 günlük halinde paket tarifeler de var.

Kasabadan gelirken güzel ve bakimli bir parkin icinden gecip kiyida tesise girdikten sonra soyunma kabinleri var, bilet ile beraber belli bir numarasi olan esyalarinizi koymaniz icin kücük dolabi acan elektronik bileklik de veriyorlar, ayrica giristen sonra yer alan bir makineye bu bilekligi gösterdiginizde ne kadar süreniz kaldigini da görüyorsunuz. üstünüzü degistikten sonra her tarafi kapali iskeleden gölün ortasina ilerliyorsunuz.



Burada sezlonglar da var. istersiniz iceride merdivenlerden hemen havuza inip keyfe baslarsiniz. Disariya da merdivenler var.





Hava soguktu gerci ama denemek olsun biz hemen disariya firladik, suya girince ilk 5 dakika rahat geldi, fakat suyun sicakligi bence disarida yüzmek icin yeterli yine de, o nedenle 15 dakikadan sonra iceriye daldik hemen. icerideki havuz etrafi camlarla kapali ama yüzerek bircok giris-cikis da mevcut, cok degisik filmlerdeki gibi bir havasi vardi bu durumun.

Macar mutfagi da cok hosumuza gidiyor, kirmizi et, balik eti, tavuk eti; hepsini cok güzel pisiriyorlar, soslari da güzel, corbalar da mis tatlilar da! Tursularin da kokusu cok istah acici; turistik yer olmasina karsin restoran fiyatlari da uygundu. iki kisi corba, ana yemek, tursu salatasi, tatli ve bira ya da güzel Macar sarabi en fazla 20 euro!

Termal gölden baska yakindaki büyük Balaton Gölü´nün etrafinda da birkac tur atma planlarimiz vardi ama kendimizi yok uyusuk hissettik ordayken. Otelin karsisindaki bakkal-sarküterinin bizdeki gibi önünde disarida bircok sey vardi, plastik litrelik siseleri görünce sandim zeytin yagi, megerse beyaz sarapmis. Öyle plastik siesde daha önce görmedigim icin garip geldi, mekanin sahibi 2 bardak cikrip tattirdi hemen, cok degisik likör gibi bir tadi vardi sarabin, 5 euro´ya kaptik hemen bir litrelik. iste ordaki mekanin sahibinin kiziyla ayaküstü lafladik, megerse radyokaktiflik durumu bir sekilde havaya da karisiyormus, öyle alisik olmayan turistlerde uyusukluk olmasi normalmis... iste o nedenle pek turlayamadik biz de. Sadece Keszthely´e gittik, göl kenarinda, kumsali olan, yazlik bir kasaba.



Coook eski vapurlarla turlar yapiyorlar. Yine kiyida coook eski 2 otel vardi, birisi halen aktif, digeri satilik, restore edilip insanlarla dolu olacagi zamani bekliyor...



Baska ilginc bir nokta da Macaristan´da büyük hipermarketlerin (ingiliz marketler zinciri Tesco vardi) 24 saat acik kalmasi, Ben aksam 9-10´a raziyim Avusturya´da adamlar 24 saat acik kaliyor, cennette hissttim kendimi, markette satilan cogu ürün de Avusturya´daki marketlerin tersine gayet tazeydi...

italya 1 - Venedik

11 eylül´de italya´da Sarzana´ya gittik bir haftaligina kayin aileyi ve tanidiklari ziyaret amacli. Gidiste venedik´te 2 gece, dönüste de Grado´da 2 gece kaldik. Mestre´den trenle cok gecmistim, ama Venedik´te kalma ve gezme sansim olmamisti, bu sefer Cuma aksami vardik, arabayla gittigimiz icin Mestre´de kaldik, Venedik Bienali´ne denk geldigi icin oteller cok doluydu, gec de rezervasyon yaptirdik, cok da kötü olmayacagini düsündügümüz bir oteldi, 2 gece icin 165 euro verdik, San Guliano otelin ismi, pek hosumuza gitmedi, pahalli ve o fiyata göre cok düsük konfordaydi. Ama Otelin oldugu Mestre´de durak cok yakindi ve otobüsle Venedik´e gidis gelis kisa ve kolay oldu. Venedik dünyada esi benzeri olmayan cok ilginc bir kentti.


Tüm cumartesimizi venedik´e ayirdik, yürüyerek yollardaydik, aslinda köprülerdeydik.



Elimizdeki avantadan Venedik haritasina nadir gözatarak haldir haldir gezdik. Sadece sokaklar ve köprüler ile arada karsiniza cikan meydanlar yeteri kadar ilginc. Cogu meydanda cesme var, o sicak havada 1 euro´ya ilk aldigimiz siseyi doldurduk, suyu bedavaya getirdik, ama bosaltmasi asagidaki fotoda göreceginiz gibi biraz pahalliya patladi, ama sicaktan cok terledigimiz icin cok Wc ziyaretine gereksinimimiz olmadi.



italyan´lar Venedik`i ziyaret eden evlenmemis ciftlerin ayrilacagini söylüyorlar, evliyseniz sorun yok! ögle yemegi icin Rialto köprüsünü gectikten sonra sag tarafa dogru bir meydanda Cumartesi günleri yaptiklari izgara deniz ürünleri ile sarabi götürdük, cok iyi geldi, 8 euro ödedik. cok acikan birisi icin kesinlikle bir tabak yeterli degil! onu söyliyelim, ondan önce focaccia yemistik, ondan bize yetti. Aksam yemegini de üniversitenin oldugu tarafta yedik, fiyatlar biraz daha uygun, ama cok asiri lüks bir restoran tercih etmedikten sonra Venedik´te restoran fiyatlari italya ortalamasinin pek üstünde degil! Müze de gezmedik, hava cok güzeldi, bi daha kötü havada gelirsek diye müzeleri baska bir zamana biraktik, onun yerine San Marco meydanindaki Aziz Mark'ın Çan kulesi´ne ciktik, 8 euro´ya kisi basi. sööööyle yukaridan bir baktik Venedik´e, 5 euro olsaydi daha iyi olurdu ama, iste manzara da hava da güzel oldugu icin 16 euro cok aklimiza takilmadi.



Nerede okudugumu hatirlamiyorum ama bir yilda Venedik´e gelen turist sayisi bir yilda Türkiye´ye gelen turist sayisindan fazlaymis, cumartesi oldugundan Venedik´liler alisverise cikmisti alisveris arabalariyla, haliyle dar yol ve köprülerde ilerlemekte zorlaniyorlardi, önlerinde yavas yürüyen ve cevreden etkilenip arkadan gelenlere yol vermeyi unutan turistlere küfürü sesli olarak basiyorlardi!





Aksama dogru köprüdeki karisinin fotografini cekmeye calisan bir Rus turistin de kanala düsmesini gördük, son anda fotograf makinesini kurtardi ama, günes gözlügü kanala hediye oldu... Burada güzel ve sade bir Venedik yazisi var onu okudum internette, lanet otelde internet yoktu odada, resepsiyonun orada vardi ama oraya gitmeye de üsendik, cikacagimiz gün kullanalim dedik, onda da para istediler, yarim saati 1,50 euro. Prensip olarak internet baglantisina para istenmesi cok koydu, o nedenle kullanmadik. Pazar günü sabahtan Parma´ya yola ciktik.

Macaristan´da Termal

2-3 hafta önce Sárvár`a gittik, Budapeste haricinde ilk baska yer ziyaretimizdi. Avusturya´da dini bir tatil günü Pazartesi´ye denk gelmisti, evden öglenden sonra iki bucuk gibi ciktik, dört - dört bucuga dogru vardik Sárvár´a. Viyana´dan Macaristan sinirina kadar otoban, fakat daha sonra tek gidis gelisli 140 km. bir yolculuk oldu. Bazi Macar soförleri ucarak araba kullaniyolardi, bazi tehlike arz eden durumlar oldu, ondan fazla hizli gitmedik. Etraf da yemyesil güzel manzaralarla doluydu, seyrede seyrede vardik. Orda fotograf cekemedik, güzel bir Termal Park´ti, yukarida en basta verdigim baglantida fotograflardan da az cok anlayabilirsiniz, kent merkezini görmedik, amacimiz termal havuzlardi.

Park icinde 2 adet yarisi acik yarisi üstü kapali termal havuz var. Bunlara ek olarak kapali kaydiraklarin oldugu bir normal havuz daha var. Bu 2 termal ve bir normal havuz kis aylarinda da acik. Bu 3 tanenin haricinde cok büyük normal bir yüzme havuzu ve kaydiraklar ile sadece cocuklar icin cesitli su oyuncaklarinin oldugu 2 havuz daha var (bu normal havuz, yani "aqua park" sadece yazin kullanimda). Kalite-fiyat dengesi de normaldi, icerisi de gayet temiz ve yeni. Yaklasik 3-4 saat kaldik iceride, havuzlardan sadece döner sandvic yemek icin ciktik, Tanesi 3.2 euro olan tavuk döner soslarla beraber fena degildi. Termalden de memnun kaldik, dönüste hava birden bozdu, cok yogun bir yagmur yagisi altinda Viyana´ya vardik.

Gectigimiz haftasonu da yine Sárvár yolu üzerinde, daha kücük olan Bük kasabasindaki Termal´e gittik. Burasi da cok güzeldi. Daha kasabaya gelmeden yollarin güzelligi bizi etkiledi, durup fotograf cekemedik, 5 kilometre boyunca insan elinin haddinden fazla degmedigi doganin icinde hic insana rastlamadan yol aldik. Kasabaya gelirken de dikkat ceken seyy cevre yeteri kadar bakimli ve düzenli, ama sizi rahatsiz eden türden yapmacik bir düzenlilik degil!...

Termal önünde yeteri kadar park yeri mevcut, burda da Sárvár´daki gibi Alman, Avusturya´li turistler var ama o kadar fazla degil, cevre de biraz dinlendirici ve sakin.

iceride soyunma kabinleri ve tuvalet-duslardan gecince büyükce kapali bir ilik termal havuz var,



hemen ayni alanda yaninda iki tane de kücük bir soguk bir de cok sicak masaj havuzu...



Kapali kisimdan yürüyerek bir termal ve bir de normal havuza da gecebiliyorsunuz. Termal havuz sicak (30-32 derece) ve üstü acik, hemen yaninda da yarisi acikta yarisi kapali belirli saatlerde cesitli spor aktiviteleri yapilan normal bir havuz var.


Bu havuzlardan baska kapali mekandan giderek ulasilabilecek havuz yok. Bük´te 3 termal havuz var; bunlarin bir tanesi tamamen kapali yerde, diger ikisi de tamamen acikta ama tabi sicak, birisine iceriden ulasiyorsunuz hemen atliyorsunuz sicak havuza, digerine de 20 metrelik siki bir kosuda ulasabiliyorsunuz, ama disarida eksi 5-10 derece isi varken, 30 derecelik sicak termal havuzda da yüzmenin keyfi bir baska...Bu bilgiyi kis aylarini da düsünerek veriyorum, Lakin Sárvár´da iki termal havuzun da hem acik hem kapali kismi var, sicak havuzlarda disariya yüzerek cikabilir ve dönebilirsiniz; böyle bir rahatlik da ayricalik.

Neyse Bük´e dönelim. Daha sonra yürüyerek acikta bulunan daha büyük bir termal havuza ulasabiliyorsunuz. En rahat burasi geldi bize, kaldigimiz 3,5 saatin yarisini bu havuzda gecirdik.

büyük termal havuz

Olimpik büyük 2 havuzla, kaydiraklarin oldugu bir havuz daha vardi, oralari teget gectik, aksamüstü hava serin olmaya baslamisti, bir de Macarlar da biz Türk ve italyan halki gibi piknikci, sagda solda habire de yiyip iciyorlar, biz de getirdigimiz atistirma uygunlugu olan meyva, sandvic ürünlerini tükettik. Karnimiz sudaki kipirdanmalardan dolayi biraz acikti., yemek istek dilekcesi yolladi.

Termal Park icinde etrafta restoran ve büfeler de var, restoranda anayemek , tatli ve icecegin dahil oldugu günlük menüler de bulduk, fiyatlari da 5-6 euro civariydi. Ama gec olmus, kapatiyorlardi, ondan termalden ciktik, hemen yolun karsi tarafinda italyan restoraninda yedik aksam yemegini.

Budapeste´de de güzel restoran bulmustuk ama fazla turistikti fiyat acisindan, o nedenle Burger King´de yemistik genelde ordayken. Ama Bük´te Termal´in hemen karsisindaki bu restoran cok iyiydi, burda da Prag´taki gibi et yemeklerini itinali pisiriyorlar, tavuk eti lokum gibiydi, ardindan elmali turta da sicacik geldi, espresso da hanimdan "cosi cosi" notu aldi (italyanlar italya disinda ictikleri kahvelere cok elestirisel yaklasiyorlar. :)

O sirada Avusturya-Macaristan Sovyet zamani arabalari rallisinden akmis birkac masa vardi, arabalari da ön tarafa parketmisler, onlari da fotografladim. (80´lerde Erdek´e yazlari gelen Yugoslav turistlerin arabalarina gitti aklim, yaz olunca cogu Erdek´li evini pansiyona verirdi, sokagimiz plakasi yildizli o kücük arabalarla dolardi).

Bük´te petrol aramasi yaparken fiskirmis, termal suyu sans eseri bulmuslar, anayola birkac kilometre iceride kaliyor, asiri turist atraksiyonuna ugramamis, suyu da cok termaldi, dün geldik dus almistik, nemlendirici krem falan da sürmüstük ama kolumdan halen termal suyun o kokusu cikmadi!... Güzel bir gün gecirdik, suda cok kaldik sanirim, bir gün sonra halen üzerimde bir agirlik var. iki kisi giris ve bir safe (kasa) icin 3600 Huf=13 euro ödedik, ciktiktan sonra restoranda da cok memnun kaldigimiz yemege de 5000 Huf=18 euro ödedik.

Tursan

Serin hava (gayet iyimserim, hava serin degil soguktu) bizi durduramadi, biraz hareket olsun dedik yakinda bir ören yeri ziyareti gerceklestirdik, yapay göl kenarinda...

see

Bu yapay göllerden birkac tane var Viyana´da ama hava sicak olunca "Zerkarie" denen parazitler oluyormus bu yapay göllerde, cok zararli seyler degil, sivrisinek isirigi gibi kasinti ve kirmiziliga neden oluyor.

club

Eski bir göl beach club enkazi vardi, uzun zamandir kullanilmiyor sanirim (normal bu havalarda). Göl kiyisi da kisim kisim sirayla sezonluk? kiralanmis sanirim balik tutmak icin veya yüzmek icin, kiralayanlar da göl kenarindaki yoldan (yüksekte kaliyor) kiyiya inen merdivenler yapmislar, asagisina da güneslenmek maksadiyla tahtadan düzlükler vs.

balikci

Bu göl kenarindaki yol ve cevresinde de bircok igde, dut-bögürtlen agaclari vardi. Dutlar gayet olgundu, mübarek burda markette 150 gram`ini 3-4 euro´ya satiyorlar, orda topla topla götür, recel yap; ama güvenemedik (yani güvenemedim, esime de yedirmedim onun bisey olmaz demesine ragmen); zehirlidir falan :P, nemelazim...

dut

Dut yarar-zararlarini ararken gördüm, "rüyada dut görmek"... Abartma mi olmus biraz acaba?!..
Kizil dut görmek, vergi olarak yorumlanir. Rüyada bir agaçtan kizil dut topladigini görmek, dini borçlarini ödeyip Allah in (cc) rizasini kazandigina isarettir. Kizil dut paraya da delalet eder. Rüyasinda komsularina topladigi dutlardan dagittigini görmek, hükümete olan vergi borçlarini zamaninda ödedigine delildir. Rüyasinda kizil dut agacindan yedigini gören, bol ve helal mal kazanir.

Serin Serin...

Bu pazar gününü evde gecirecegiz gibi görünüyor... Lakin hava serince. Pencereleri hafif aralik birakiyoruz gece yatarken, ama bu sabaha karsi üsüdük.

Yakinda (~70 km) Neusiedler Gölü var, bahar ayindaki ziyaretimizden önce cok umutluyduk gölden havalar isinir biz de yazin yüzmeye gideriz diye. Fakat hayal kirikligina ugradik;

Dibini görmedigimiz camur renkli suya girmek pek cekici gelmiyor... Gittigimiz zaman da göl kenarinda birseyler yer manzara seyrederiz diye düsünmüstük ama Nisan ayi daha erkendi, heryer kapaliydi. Bir de göl kenarinda 3 kasaba-köy gezdik, hepsi göl kenari bataklik su oldugundan uzakti göle, manzara falan yoktu. Gölde gezen kücük motorlar icin de park yerleri vardi, enteresan bulduk...

Göl ziyereti pek güzel gecmedi, bari yakindaki Eisenstadt kentine gidelim dedik.

Karnimiz da acikmisti, kente giriste McDonalds gördük, saka olsun diye "canim birsey bulamazsak en kötü burda yeriz" dedik, ama gercek oldu, Arabayi parkedip merketi bir turladik, acik yer bulana askolsun...Bi Schnitzel`ci (fast food tarzi), bi italyan dondurma-kahve eviyle, Türk Kebap`cisi acikti.

Normalde Viyana da pazar günleri terkedilmis gibi oluyor, ören yerleri ve merkez biraz hareketli turistlerden dolayi, ama Allahim... Eisenstadt hayalet kentti, haftaici de pek insan oldugunu sanmiyoruz, cünkü bircok mekan ve evde kiralik ya da satilik yazisi asiliydi, camlar tozlu, bir iki insancik...Caresizce MacDonalds´a yollandik.

Yari Yaz

Simdi su yukaridaki güzel kumsal, inci gibi denizi biraktik, asagidaki Temmuz icin biraz fazla islak ve havadar iklime geldik.

Saglik olsun, isbasi yapildi yogun bir sekilde, ama adadaki o kalabaliktan sonra viyana sokaklari cok sakin, viyana da terkedilmis sehir gibi geliyor, geldigimizin ertesi günü soka girmemek icin de yakinlarda Tulln´e gittik,

Viyana´da her pazar günü oldugu gibi orda da sessizlik hakimdi genelde, ama biraz hareket de yok degildi, Hindistanli pek cok grup vardi, sanirim toplu piknik yapmislardi, Tuna nehrinde asagidaki fotoda gördügünüz gibi su sporlari etkinlikleri gerceklestiriyorlardi.

(ayin 17´sinde döndük Viyana´ya, bir tek o gün günes isitti, o zamandan beri sonbahar havasindayiz). Tulln hosumuza gitti, cogu kismi Avusturya´nin bircok kenti gibi özenle ama azi gibi bizim zevkimize göre düzenlenmis, hemen Tuna nehrinin yanibasinda.

Dedigim gibi hemen yanibasinda Tuna Nehrinin, Alman dilinde klein aber fein (kücük ama iyi) diye tabir edilen bir kasaba. Bu gittigimizde "light" bir ziyaret oldu Tulln´e, abartmayalim ama hosumuza gitti, bir kere daha gidecegiz mutlaka. Ressam Egon Schiele´nin dogdugu yermis ayrica, bilmiyordum, orda ögrendim.

Yukaridaki Selbstporträt (kendi portresi) hosuma gider, insanlar oldugundan farkli tablolarinda ama bakislarindan ve vücutlarindan duygulari anlasilir yine de.

Neyse adadan aklimda kalan cogu güzelligin ve cirkinligin icinden simdi secmek istedigim ise su asagidaki güzelim kumsalda Temmuz ortasi kalabaliginda güneslenirken önümüzde oturan büyük yaygaraci grupta yürümeyi henüz basaran bir bebege herkesin güneslendigi kumsalin ortasina kakasini yaptirmalari üstünü de teyze ve yigen beraberce kumla örtmeleri oldu! Yani kedi köpege terbiye ögretelim derken insanoglunda da seviye düsüyor...

Burda daha Temmuz basi, kumsal ve deniz süper, suda ci$, kumda bok orani düsük vaziyette...